2 Eylül 2013 Pazartesi

2004 Sayılı İİK Madde 340 KANUN YOLLARINA BAŞVURU İçtihat

T.C.

YARGITAY

16. HUKUK DAİRESİ

E. 2011/1870

K. 2011/4413

T. 19.9.2011

• BORÇLUNUN ÖDEME ŞARTINI İHLALİ SUÇU ( Sanık Hakkında Verilen Hükmün Kanun Yararına Bozulması Talebi - Yerel Mahkeme Kararının Eksik Olduğu/Bu Eksikliklerin Eski Hale Getirme Sebeli Olabileceği/Yasa Yolu Başvurusunda Bulunulabileceği )

• KANUN YOLLARINA BAŞVURU ( Başvuru Şekli ve Başvuru Yapılmadığı Takdirde Hükmün Kesinleşeceğinin Tereddüte Yer Vermeyecek Şekilde Açıkça Gösterilmesi Gereği - Kanun Yolu, Süresi,Merciin de Belirtilmesi Gerektiği/Yasa Yolu )

• KARAR VE HÜKÜMLERİN İÇERİĞİ ( Başvurulabilecek Yasa Yolu, Süresi, Mercii ve Başvuru Şekli Tereddüte Yer Vermeyecek Şekilde Açıkça Gösterileceği - Aksi Halde Bu Durumun Eski Hale Getirme Nedeni Oluşturabileceği/Kanun Yollarına Başvuru )

• İTİRAZ SÜRESİNİN BAŞLANGICININ KARARDA BELİRTİLMEMESİ ( Başvuru Şekli ve Kanun Yollarına Başvuru Olmadığı Takdirede Hükmün Kesinleşeceğinin Tereddüte Yer Vermeyecek Şekilde Açıkça Gösterilmesi Gereği - Borçlunun Ödeme Şartını İhlali )

• KARARIN KESİNLEŞMESİ ( İnfaz İçin Gönderilen Kararın Kesinleşip Kesinleşmediği Hususunda Cumhuriyet Başsavcılığının Talebi Üzerine Verilen Aynı Mahkemenin Ek Kararına Yönelik İtirazın Kabulü - İtirazın Reddine Karar Verilemeyeceği )

2004/m. 340

5271/m. 34/2,213/2,232/6

2709/m. 40/2

ÖZET : Borçlunun ödeme şartını ihlali suçundan sanık hakkında verilen hükmün kanun yararına bozma talebini içeren Yargıtay C.Başsavcılığının tebliğnamesiyle dava dosyası Daireye gönderilmekle dosya incelenmiştir. Karar ve hükümlerde, başvurulabilecek yasa yolu, süresi, mercii ve başvuru şekli tereddüte yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmelidir. Aksi halde, bu durum, eski hale getirme nedeni oluşturur. Yerel mahkemelerce "hüküm ve kararlardaki bu eksiklikler, meşruhatlı duyuruyla taraflara bildirilmek suretiyle, tarafların eski hale getirme talebi ve bu sürede yasa yolu başvurusunda bulunmalarına olanak sağlanmalıdır." şeklinde verilen karar dikkate alındığında, söz konusu kararda itiraz süresinin başlangıcının, başvuru şekli ve kanun yollarına başvurulmadığı takdirde hükmün kesinleşeceğinin tereddüte yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmediği gibi kanun yolu, süresi, mercii, başvuru şekli ve kanun yollarına başvurulmadığı takdirde hükmün kesinleşeceğinin açıkça gösterildiği meşruhatlı davetiye de gönderilmediği, kararın kesinleşmemesi sebebiyle, infaz için gönderilen kararın kesinleşip kesinleşmediği hususuna yönelik Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine verilen aynı Mahkemenin ek kararına yönelik itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.

DAVA : Borçlunun ödeme şartını ihlali suçundan sanık O. İ.'ın, 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 340. maddesi gereğince 1 ay tazyik hapsiyle cezalandırılmasına dair, İstanbul 11. İcra Ceza Mahkemesi'nin 4.6.2008 tarihli ve 2008/716 esas, 2008/3323 Sayılı kararının infazı için Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesini müteakip, anılan kararda kanun yolu bilgilerinin eksik olması sebebiyle kesinleşmiş sayılamayacağı, usulüne uygun kesinleştirilmesinden sonra infaz edilmek üzere evrakın gönderilmesi talebi üzerine, infazda kuşku yaratacak bir husus bulunmadığından, evrakın infaz ve ilamat bürosuna iadesine ilişkin, aynı mahkemenin 8.7.2010 tarihli ve 2008/716 esas, 2008/3323 Sayılı ek kararına yönelik itirazın reddine dair, İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 20.7.2010 tarihli ve 2010/955 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya aleyhine, Adalet Bakanlığından verilen 11.1.2011 gün ve 2010/518-2899 s. kanun yararına bozma talebini içeren Yargıtay C.Başsavcılığının 3.2.2011 gün ve K.Y.B.2011/21365 Sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Daireye gönderilmekle dosya incelendi.
Tebliğnamede;
1- ) İstanbul 11. İcra Ceza Mahkemesince gıyapta verilen 4.6.2008 tarihli kararın sanığa 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi uyarınca tebliğ edilerek kesinleştirildiği anlaşılmış ise de, Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 26.12.2005 tarihli ve 2005/16372 esas, 2005/19501 karar sayılı ilamında işaret edildiği üzere, Tebligat Kanunu'nun 35. ve Tebligat Tüzüğü'nün 55. maddeleri uyarınca yapılacak tebligat işleminde, tebligat memurunca Tüzüğün 28. maddesinin ilk fıkrasındaki usule göre muhatabın yeni adresinin araştırılması, bulunmama nedenini bu maddede belirtilen usule uygun şekilde tutanağa geçirip, beyanına başvurulan ilgili kişilerin imzasıyla tevsik etmesi ve muhatabın yeni adresinin belirlenmemesi durumunda mahkemenin tebligat üzerindeki Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebligat yapılması yolundaki kaydına uyarak, bu madde uyarınca tebligat yapılması gerekmekte olup; adres araştırmasının Tebligat Tüzüğü'nün 28. maddesinde belirtildiği şekilde tutanağa geçirilmemiş ve beyanına başvurulan kişinin imzasıyla tevsik edilmemiş olması karşısında, anılan kanunun 35. maddesi uyarınca yapılan ve Tebligat Tüzüğü'nün 28. maddesinde belirtilen şekil şartlarını taşımayan tebligatın geçerli sayılamayacağı,
2- ) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 7.11.2006 tarihli ve 2006/6-123 esas, 2006/229 Sayılı ilamıyla Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 13.7.2009 tarihli ve 2009/8068 esas, 2009/10789 Sayılı ilamında da belirtildiği üzere, Anayasa'nın 40/2, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 34/2, 231/2, 232/6 ve 291/l-2. maddeleri uyarınca karar ve hükümlerde, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, sürenin ne zaman başlayacağı, mercii, başvuru şekli ve kanun yollarına başvurulmadığı takdirde hükmün kesinleşeceğinin tereddüte yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesinin gerekmesi karşısında, sanığın yokluğunda ve şikayetçi vekilinin yüzüne karşı verilen söz konusu kararda başvuru süresinin ne zaman başlayacağı, başvuru şekli ve kanun yollarına başvurulmadığı takdirde hükmün kesinleşeceğinin gösterilmediği, ayrıca taraflara karara karşı başvurulabilecek kanun yolu, süresi, sürenin ne zaman başlayacağı, mercii, başvuru şekli ve kanun yollarına başvurulmadığı takdirde hükmün kesinleşeceğinin açıkça gösterildiği meşruhatlı davetiye de gönderilmediği,
Anlaşılmakla, İstanbul 11. İcra Ceza Mahkemesi'nin 4.6.2008 tarihli ve 2008/716 esas, 2008/3323 Sayılı kararının kesinleşmemiş olması sebebiyle, bu karar üzerine aynı Mahkemece verilen 8.7.2010 tarihli ek kararına yönelik itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesi isabetsiz olduğundan, anılan hükmün 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca bozulması gereğine işaret edilmiştir.
Gereği düşünüldü:
KARAR : Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 7.11.2006 tarihli ve 2006/6-123 esas, 2006/229 Sayılı ilamı ile; "Anayasa'nın 40/2, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Yasası'nın 34/2, 231/2 ve 232/6. maddeleri uyarınca, karar ve hükümlerde, başvurulabilecek yasa yolu, süresi, mercii ve başvuru şekli tereddüte yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmelidir. Aksi halde, anılan Kanunun 40. maddesi uyarınca, eski hale getirme nedeni oluşturur. Yerel mahkemelerce hüküm ve kararlardaki bu eksiklikler, meşruhatlı duyuruyla taraflara bildirilmek suretiyle, tarafların eski hale getirme talebi ve bu sürede yasa yolu başvurusunda bulunmalarına olanak sağlanmalıdır. " şeklinde verilen karar dikkate alındığında, söz konusu kararda itiraz süresinin başlangıcının, başvuru şekli ve kanun yollarına başvurulmadığı takdirde hükmün kesinleşeceğinin tereddüte yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmediği gibi kanun yolu, süresi, mercii, başvuru şekli ve kanun yollarına başvurulmadığı takdirde hükmün kesinleşeceğinin açıkça gösterildiği meşruhatlı davetiye de gönderilmediği, kararın kesinleşmemesi sebebiyle, infaz için gönderilen kararın kesinleşip kesinleşmediği hususuna yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine verilen aynı Mahkemenin 08.07.2010 tarihli ek kararına yönelik itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.

yarx

SONUÇ : Açıklanan sebeplerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğname yerinde görülmekle, İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 20.7.2010 tarihli ve 2010/955 değişik iş sayılı kararının 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sair işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 19.09.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder